III. Uluslararası İstanbul Trienali

YURT- SUZ- LAŞ -MA

     Her gece karanlık basıp etraf sessizleştiğinde, çalılıkta hangi hayvana ait olduğunu bilmediğim ürkütücü çığlıklar duyarım. Olup bitene müdahale edemediğimden çoğu kez kulaklarımı tıkayıp, bunun bu gece için son çığlık olmasını dilerim. Önceleri yalnızca hayvanların yaşama alanı olan bu yerde gece ve gündüz farklı kurallarla işliyor olsa da, şimdilerde buraya ait olmaya çalışan evcillerde yok değil. Kendi iktidar alanlarını korumak için bütün gece nöbet tutup uyumayan,  sahibinin vereceği yiyeceği hak edebilmek için görevini layıkıyla yerine getirmeye kararlı köpekler ve hatta bahçede beslediğim kedi.  Ona olan ilgimi ve yiyeceğini paylaşırım kaygısıyla başka kedileri evin yakınlarında barındırmayan.

      Yaşamaya başladığı yerde, koşullarını kendince iyileştiren, duvarlarını yükseltip sağlamlaştıran ve bunun sürüp gitmesi için savunma silahlarına ihtiyaç duyan insanoğlu da, çalılıktaki diğer hayvanlardan çok da farklı davranmıyor. Çoğunlukla artan sayıları ve ihtiyaçları doğrultusunda başka canlıların yaşam alanlarını tehdit ve ihlal ediyor.  Gerçek sınırın yer kürenin genişliği kadar olduğunu anlayarak okyanus aşırı göç eden kırlangıçlara rağmen üstelik.  Yorgun kanatlarıyla, çoğu kez hayatları bahasına sınırsızlığın imkânlarını araştıran bütün göçmen kuşlar gibi. Onlara büyük saygı duyuyorum.

 Biliyorum ki korunmaya çalışılan sınırlar, daha güçlüler tarafından sürekli ihlal ediliyor. Dünya nimetlerinden büyük payı alabilmek için, oval ve küresel ofislerde yeni ve geçerli savaş nedenleri üreten, çok bilinmeyenli denklemler kurgulayan,  akıllı canlılar var.  Ötekileştirdiğinin yerküreyi sallayan çığlıklarına kulakları tıkalı birilerinin.  Hemcinslerine yüz yıl sonrasının en iyi yaşam koşullarını sunma ve dünyayı tek elden yönetme gayretinde olanlar, kendileriyle aynı gezegende yaşamaya uygun görmediklerinin yaşama hakkına her şekilde müdahale edebiliyorlar. Beslendikleri kandan güçlenerek büyüyenlerin, insanlığa yaşattıkları kâbus, çocukların ellerinden oyuncaklarını, annelerini, kısaca geleceklerini alarak, dipsiz bir boşluğa bırakıyor bedenlerini ve kanayan ruhlarını, belki de hiç çıkamayacakları.

        Yer küreden gelen insan çığlıkları, karanlıkta çalılıklardan gelen sesleri örtüyor olsa da seslerden yalıtılmış, penceresiz bir odada yaşamak mümkün mü?  Salonlarında güncel bir masalın devşirildiği, bir sarayın arka bahçesinde gömülenleri görmezden gelerek…

MEKAN : Maksem
TARİH : 24.8.2016 00:00:00
LİNK :